Nevin Yanıt kimdir?
16 sene profesyonel olarak sporla ilgilendim. Atletizm sporuyla beni Beden Eğitimi öğretmenim Aydın Çetin tanıştırmıştı. Kendisi de hem sporculuk yapıyordu hem de öğretmenlik yapıyordu. Aslında bizim şansımız da oydu o zamanlar. 12 yaşındaydım 6’ncı sınıfa gidiyordum. Mersin’de Gazipaşa İlköğretim Okulu’nda seçildim. Aydın hocam bizi seçtikten sonra bazı elemelerden geçtik. Yeteneğimiz var mı sporda nasılız diye. Hep eleme eleme derken birçok öğrencinin arasından zaten birkaç kişi kaldık. Stadyuma gidip gelen, antrenman yapan birkaç kişiydik. Aydın hocamın daha sonra tayini Ankara’ya çıktı ve bu nedenden dolayı farklı bir antrenöre geçmem gerekiyordu. O dönemde benim de her zaman örnek aldığım birisiydi Cüneyt hoca ve kendisinin o dönem yetiştirdiği ve milli takıma giren sporcuları vardı. O beni istediğini söyledi. Öyle olunca ben onunla devam ettim. Tabi ki iyi bir antrenör olunca hedeflerin de farklı oluyor. Böylelikle bir hedef koydum kendime ve atletizmi hem tanımış oldum, hem yavaş yavaş içimdeki o enerjiyi görmüş oldum. Böylece serüvenim başladı.
Niçin atletizm?
Belki farklı bir spor dalına seçilmiş olsaydım, belki oraya yönelecektim. Ama benim de şansım ki o zamanlar dediğim gibi beden eğitimi öğretmenim kendisi zaten bir atlet. Fenerbahçe’de yarışan bir atletti. 100 metre ve 200 metrede Türkiye rekorları olan bir atletti. Bizi de seçip okul takımı yapacaktı. Böylelikle atletizmle tanıştım. Belki o zamanlar belki farklı bir antrenör gelerek ben sana şunu yaptırmak istiyorum deseydi belki başka alanlardaki spor takımlarına seçilseydim o zaman farklı bir spor dalıyla uğraşacaktım ama iyi ki atletizm olmuş. İçimdeki cevheri ben de gördüm hani biri seçmeden biz bilemezdik çünkü. O zamanlar televizyonda bile bu kadar yaygın değilken neler yaptıklarını, o stadyumda nasıl antrenman yapıldığını. Çünkü düşünsenize çok küçüğüm oyun çağındayım yani. Oyun oynamak istiyorsun ama o zamanlar haftada bir günle başladık biz stadyuma gitmeye. Böyle sentetik bir stadyumumuz da yoktu, toprak pistte antrenman yapıyorduk. Çok küçük olduğum için bazen yapmadığım gitmediğim çok oldu. Ama çok yetenekli olduğum için belli bir derecelerim vardı. O zamanlar antrenörüm hep şunu diyordu: beni yakalıyordu kulağımdan tutuyordu. Hayır mutlaka geleceksin, çünkü sen çok yeteneklisin, gelecekte çok iyi şeyler yapacaksın diyordu.
“100’ÜN ÜZERİNDE REKORUM VAR”
Türkiye Kadın Atletizm rekoru kırdınız. Onunla ilgili neler söylemek istersiniz?
İlk başladığımdan itibaren aklımda tabi belli dereceler oldu. Çok küçüktüm ama antrenör değiştikten sonra Cüneyt Yüksel Hocayla tanıştıktan sonra belli dereceler kafamda belirmeye başladı. Dedim ki Türkiye’de ilk 100 metre engelde 13 saniyenin altını koşan atlet olmak istiyorum. Baktığımızda 13 saniyenin altını koşmak inanılmaz bir dereceydi. Şöyle söyleyeyim Türkiye rekoru bana ait, Türkiye’de 100’ün üzerinde rekorum var ve hala bu rekor kırılmadı. Bayağı sert bir rekor. Tabi ki isterim alttan gelen sporcular bu rekorları kırsınlar. Rekorlar zaten kırılmak için var, unvan her zaman çok ayrıdır. Yani rekor mu unvan mı derseniz, unvanı seçerim çünkü unvan her zaman sizin üzerinizde var olacak bir şey. Yani onunla anılacağınız bir şey. Ben de şu anda baktığınız zaman hala Avrupa Şampiyonuyum, Üniversiteler Dünya Şampiyonuyum. İşte bunlar hep unvandır. Bir gün rekorum kırılana kadar da halen Türkiye rekortmeniyim. Benim rekorumu kıracak yetenekte biri varsa gerçekten izlemek ve o günleri görmek isterim. Hem ülkemiz adına gurur yaşayacağımız bir gün olur, çok iyi bir derece olduğu için o dereceler koşulduğunda madalya alacak bir sporcu doğar çünkü.
Ben de sporu bırakacağımda hep şunu söyledim: Ben artık sporu bırakayım, gelecek nesillere yol açayım, gelecek sporculara yok açayım ki onlar artık bizden bizim tecrübelerimizden faydalansınlar.
“HİÇ UNUTMAYACAĞIM BİR ANIYDI”
12, 63 sayısı vardı. Onun sizin için önemi nedir?
Türkiye’de 13 saniyenin altında koşan ilk atlet olmak istiyordum ve kendime 12,99 hedefini koydum. Büyükler kategorisine geldiğimde U-23’te falan ilk o dereceyi hedefledim ve o sene içerisinde 12,98 koştum. 12,98’ken 12,90 koşabilirim ben dedim artık hedefim bu olsun. Sonra 12,89 koştum. Hep hedeflerimi 1-2 salise aşağıya çekiyordum. 12,86 koştum onun sonrasında antrenörümü aradığımda telefonun son rakamı hep 12 63’tü. Dedim ki Cüneyt hoca bu artık benim hedeflediğim derece. Ben hep 12,80’leri 12,70’leri koşuyorum ama 12,70’in altında koşmam lazım. Bana da bu bir şeyi çağrıştırıyor. Benim de inandığım bir şeydi. Yani o zamanda her yere yazdım. 12,63 rakamı vardı, hep sürekli onu düşünüyordum. Yarışmalarda onu koştuğumu hayal ediyordum ve demek o kadar çok istemişim ki hem Avrupa Şampiyonu oldum hem de o yarışmada 12 63’ü koştum. Bu hiç unutamayacağım bir anıydı benim için. Öylelikle zaten 12,63 benim Türkiye rekorum olarak kaldı.
Avrupa şampiyonluğu sürecinizden bahseder misiniz? Aldığınız ödüller nelerdir?
Sadece bakanlığın sporculara özel verdiği ödüller var. Bu ülkeye hizmet ettiğiniz için, ülkenizin bayrağını dalgalandırdığınız için. Gittiğinizde ve madalya aldığınızda birinciye, ikinciye, üçüncüye altın değerinde para ödülü veriliyor. Maddiyattan önce maneviyatı düşündüğünüzde her şey değişiyor. Ben bunu başardım ve şu anda biz Nevin Yanıt Spor Kompleksi’ndeyiz. Yıllar geçti, benim kızım oldu, kızım buraya geliyor koşuyor. Burada birçok kişinin faydalanacağı güzel bir kompleks yapıldı. Dediğim gibi buraya benim adımın verilmesi zaten manevi olarak benim için inanılmaz bir duygu. Onun yanında da maddi olarak bir şeylere ulaştığınızda onu da sporcu için başarının karşılığında verilen bir değer olarak görüyoruz.
Survivor süreci nasıl başladı, nasıl devam etti?
Seneler öncesinde sürekli zaten benim adım geçiyordu 2012 yılı oluyor Nevin Yanıt Survivor’da, ondan sonraki yıl geliyor Nevin Yanıt Survivor’da diyorlar. Diyorum ki hayır öyle bir şey yok. Evet, adım geçiyor, istenilen bir kişiydim, her zaman aranıyordum. Ama hedeflerin var, olimpiyatlara katılmak, Avrupa’da bir şeyler yapmak, dünyada bir şeyler yapmak. Kafanda belirlediğin bazı dereceler ve bir kulüptesin hani. Direkt bırakıp da gitmek yakışmazdı. Öyle bir şey yapmak istemedim. Yaptığın sporu yarıda kesmek olmazdı. Oraya gidip sonra döndüğünde tekrar spora devam et falan. Öyle bir şey hiçbir zaman istemedim. Sadece sporu bırakacağım zaman yine teklif geldiğinde ya zaten sporu bırakacağım artık bu benim için bir geçiş dönemi olsun. Farklı bir yere gideyim, farklı bir yerde farklı şeyler göreyim. Ondan sonra geldiğimde kaldığım yerden değil de ben ne öğrendim, neler yapabilirim, neler katabilirimdi amacım aslında. Oraya gidip bir resetlemek istedim beynimi. Orası çünkü çok farklı aslında. Atletizmle ya da herhangi bir sporla alakası olmayan bir yer. Hem sürekli ekran karşısındasınız, hal ve hareketlerinize her zaman dikkat edeceğiniz bir yer. Çünkü şöyle düşünüyorum ben. Küçük çocukların ya da daha büyük insanların bizden daha yaşlı insanların seyrettiği, izlediği gerçekten çok izlenilen bir program. Biz ne kadar çocuklara örnek olabilirsek orada hal ve hareketlerimizle, davranışlarımızla. O çocuklar da aynen o şekilde davranacaktır ve tanınmış biri olup oraya gitmek o daha da farklı bir durum. O nedenle ben terbiyemi hiçbir zaman bozmak istemedim. Kullandığım cümlelere her zaman dikkat etmek istedim. Çok farklı bir kulvar, çok farklı bir yarışma. Güzeldi, orası da çok farklı bir heyecandı. Gittim, geldim sonrasında kendi yolumu nasıl çizebilirim dedim. Yine atletizmin içinde, yine sporun içinde var olarak bir şeyler yapmak istedim. Şu anda Türkiye Atletizm Federasyonunda Sprint Koordinatörüyüm. Aynı zamanda antrenörümün yardımcı antrenörüyüm. Asistan koçluk yapıyorum bir yandan da antrenörlüğü öğrenmeyi amaçlıyorum. Ben antrenörüm deyince ya da belge alınca olmuyor. Ne kadar iyi sporcu olursanız olun antrenörlük çok daha farklı bir kulvar. Sporculuğu bıraktım ama sporun içinde sporculara destek olarak devam ediyorum.
Mersin güzel spor şehri. Herkes spor yapsın isterim. Bütün aileler çocuklarına spor konusunda destek versin isterim. Baktığımızda eğitim şartları, dersler çok ağır olabilir, sürekli çalışmak zorundadırlar ama sporu sadece profesyonel olarak düşünmemeliler. Sporun sağlığa da ne kadar yararlı olduğunu bilmeleri gerektiğini söylemek istiyorum. Çünkü onların yarım saatlik bir saatlik bile bir egzersiz yapması onların beyin sağlığını da güçlendirir. Böylelikle derslerine çok daha iyi adapte olabileceklerini düşünüyorum ki bunlar bilimsel olarak da açıklanmış şeyler. O yüzden 7’den 70’e spor yapalım sağlığımız için, spor hayatımızın bir parçası olsun.